데일리터키어 15 Ağustos 2019

터키어 문장 


  1. Gazlı içecekler asidi kaçmadan nasıl saklanır?

  2. Yemeklerin yanında keyifle içilen asitli içeceklerin tüketimi yaz aylarında artıyor.

  3. Sıklıkla tercih edilen bu içecekler açıldıktan kısa bir süre sonra aisidini kaybederler.

  4. Bu durumu içeceğin tadına da olumsuz olarak yansır.

  5. Bahsedeceğimiz yöntemler sayesinde içeceklerin asidini daha uzun süre muhafaza edebilirsiniz.

 

우리말 번역| 


...더보기
  1. 탄산음료들을 탄산이 빠져나가지 않도록 어떻게 보관하지?  

  2. 음식과 함께 즐겨 마시는 탄산음료 소비는 여름철에 증가한다. 

  3. 자주 마시게 되는 이 음료들은 개봉 후에 얼마 후에 탄산이 날라간다. 

  4. 이러한 것은 음료 맛에  안 좋은 영향을 준다. 

  5. 우라가 말한 방법들 덕분에 탄산 음료들의 탄산을 더 오래도록 보존할 수 있습니다. 

 

단어장 |


  • gazlı içecek(soda)  : 탄산음료 

  • sade soda : 플레인 탄산음료 

  • limonlu soda : 레몬맛 탄산음료 

  • şeftali soda  : 복숭아맛 탄산음료 

  • elma soda : 사과맛 탄산음료 

  • kaçmak : 놓치다 

  • saklamak  : 보존하다, 숨기다 

  • yemek : 음식, 먹다 

  • yanında : 옆에서 

  • keyif : 즐거움 

  • tüketim : 소비 

  • tüketmek : 소비하다 

  • Son Tüketim Tarihi (STT) : 소비기한 

  • Son Kullanım Tarihi (SKT) : 사용기한 

  • yaz : 여름 

  • yaz aylarında  : 여름철에 

  • artmak : 증가하다 

  • sık sık : 자주 

  • tercih etmek : 선호하다 

  • açmak : 열다 

  • kısa bir süre sonra : 얼마 후에 

  • kaybetmek : 잃다 

  • durum : 상황 

  • tat : 맛 

  • tadına bakmak : 맛보다 

  • olumsuz : 부정적인 

  • yansımak : 반영되다 

  • DAn bahsetmek : ~을 말하다 

  • yöntem : 방법 

  • sayesinde : 덕분에 

  • muhafaza etmek : 보존하다, 보관하다 

 

데일리터키어 14 Ağustos 2019

터키어 문장 


  1. Endonezya'nın kıyılarında yolcu teknesi alabora oldu.

  2. Sahil kenarındaki birkaç restoran ve kafeleri muazzam bir manzara sunuyor.

  3. Bir zamanlar rekorlarla anılan inşaat sektöründeki yavaşlama çalışanları vurdu.

  4. Yarattığı katma değerle ülkenin en önemli sektörlerinden biri olan inşaata alarm zilleri çalıyor.

  5. Türkiye İstatistik Kurumu işsizlik verilerini açıkladı.

 

우리말 번역| 


...더보기
  1. 인도네시아 연안에서 보트가 전복되었다. 

  2. 해안가에 위치한 일부 식당과 카페들이 멋진 전망을 제공합니다. 

  3. 한 때 기록들로 기억되던 건설부문의 부진은 노동자들에 타격을 입혔다. 

  4. 국가 기여도에서 가장 중요한 부문 중 하나인 건설부문에 비상이 걸렸다. 

  5. 터키 통계청은 실업률을 발표했다.

 

단어장 |


  • Endonezya : 인도네시아 

  • kıyı : 연안 

  • sahil kenarı : 해안가 

  • birkaç : 몇몇, 일부 

  • muazzam : 멋진, 엄청난 

  • manzara : 전망 

  • sunmak : 제공하다, 공급하다 

  • anmak : 기억하다 

  • inşaat : 건설 

  • sektör : 부문 ,섹터 

  • yavaşlamak : 부진하다, 느려지다 

  • çalışan : 노동자 

  • vurmak : 치다 

  • yaratmak : 만들다, 창조하다 

  • katkı : 기여 

  • katmak : 기여하다 

  • değer : 가치 

  • değerli : 값진 

  • en önemli : 가장 중요한 

  • alarm : 알람 

  • zil : 벨 

  • zil çalmak : 벨이 울리다 

  • istatistik kurumu  : 통계청 

  • işsizlik oranı : 실업률 

  • işsizlik : 실업

  • veri : 자료, 데이터 

 

 

데일리터키어 13 Ağustos 2019

터키어 문장 


  1. 3. yıl dönümünde Türkiye genelinde 100 bin camide eş zamanlı sela okundu.

  2. Asya borsalarında haftanın ilk işlem gününde alıcılı bir seyir izlendi.

  3. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye'nin kredi notunu 'BB'den 'BB-'ye indirdi, görünümü negatif teyit etti.

  4. Almanya yılın ilk yarısında Türkiye'den 5 milyar dolarlık ürün ihraç ederek ülke dış satımının yüzde 10'unu karşıladı.

  5. Yaş meyve ve sebze, fındık, kuru meyve, tütün, gemi ve yat, zeytin ve zeytinyağı, süs bitkileri ve diğer sanayi ürünlerinde ise yılın ilk yarısında ihracat 1 milyon doların altında kaldı.

 

 

우리말 번역| 


...더보기
  1. 3주기에 터키 전역에서 10만곳의 사원에서 동시에 기도의 에잔소리가 울렸다. 

  2. 아시아 주식시장에서 주초 매수세를 보였다. 

  3. 국제신용평가회사엔 피치는 터키 신용평가등급을 BB에서 BB-로 낮추고 전망은 부정적으로 유지(확인)했다. 

  4. 독일은 상반기 터키에서 50억달러 상품을 수입해 터키 대외수출의 10%를 차지했다. 

  5.  신선한 과일과 채소, 헤이즐넛, 견과, 담배류, 선박과 요트, 올리브와 올리브유, 관엽식물과 다른 공산품의 경우 상반기 수출 100만 달러를 하회했다. 

 

단어장 |


  • cami : 무슬림 사원, 모스크

  • kilise : 교회 

  • eş zamanlı : 동시에 

  • borsa : 주식, 주식시장 

  • alıcılı : 매수하는 

  • seyir : 운항, 코스 

  • izlemek : 시청하다, 따라가다 

  • izlenmek : 보이다 

  • uluslararası : 국제 

  • kredi : 신용, (신용)대출 

  • kredi notu : 신용등급 

  • derecelendirmek : 등급을 매기다 

  • kuruluş : 회사, 기구 

  • görünüm : 전망 

  • negatif(olumsuz) : 부정적인 

  • pozitif (olumlu) : 긍정적인 

  • teyit etmek : 확인하다 

  • Almanya : 독일 

  • yılın ilk yarısı  : 상반기 

  • ürün : 제품, 상품 

  • ihraç etmek : 수출하다 

  • ithal etmek  : 수입하다 

  • ihracat : 수출 

  • ithalat  : 수입 

  • ülke : 국가, 나라 

  • dış : 밖, 외부 

  • satım : 판매 

  • yaş meyve : 신선과일 

  • sebze : 채소 

  • fındık : 헤이즐넛 

  • kuru meyve : 견과 

  • tütün : 담배류 

  • sigara : 담배 

  • gemi : 배, 선박 

  • yat : 요트 

  • zeytin : 올리브 

  • zeytinyağı : 올리브유 

  • süs bitkisi : 관엽식물 

  • sanayi ürün : 공산품 

 

+ Recent posts